26 Şubat 2012 Pazar
Keramet dostta değilmiş meğersem.
Hayatta iki şeyden hep korktum.
Birincisi herhangi birisine borçlu kalmaktan.
Başkasına gebe kalmayı bir türlü hazmedemedim.
Tamam insanın kötü günü olur dostlarıda yardım eder vesselam.
Ki insanın dostlarıda ister esasında yardım etmeyi.
İleride sende ona yardım edersin.
Dostluk budur değil mi ya?
Dostlar böyle günlerde belli olur değil mi?
İkinci korktuğum şey bunun yanında hiç kalır esasında.
Kötü gününde yanında olan dostunu, rahat çıkınca sallamamak.
İplememek.
24 Şubat 2012 Cuma
Bi Kadın Var #1
Şehrin sessizliğini sadece ikimizin bozduğu,
Sabahın ilk ışıklarını elimizdeki makinalarla bekleyip,
Gün ağırırken şakır şakır makinanın shutterlarını acımazsızın saydırdığımız,
Uzun pozlama sırasında doya doya öpüşüğümüz,
Öpüşmeler uzasın diye diyafram değerini iyice kısıp 30 sn hatta bulb moduna alıp çekim yaptığımız,
Ansızın “Hassiktir ya bu ne böyle çok bokeh” diye iğrenç espri yapıp gülüştüğüm,
Bir kadın var ama nerde?
23 Şubat 2012 Perşembe
Ben kimim? ya da SEN?
Ben kendi egolarım uğruna sözler verdiğim kişileri bir çırpıda silen birisiyim…
Tatminlerim için tükürdüğümü yaladığımın farkına varmayanım…
Esasında bayada bencilim…
Ailemin belli bir sürelik daralmışlığında isyan edip,
Kendi kendimi dolduran,
Tabir-i caize gaza getiren ve önüne hedefler koyan,
Ama bunları rahata ulaşında unutanım…
Sıkıyı görünce pes eden,
Rahata gelince ağustos böceği edasındayım…
Ben dostlarımı en ağır şekilde kıran,
başım sıkışınca hemen arayıp yardım isteyen,
arkasından gene keyfim uğruna dostlarımı hiçe sayanım…
Söylediğim hep doğrudur diyen,
Ama yanlışı yapınca pişman olmayanım…
Sevgilimden ayrılınca hemen eskileri karıştıran, ya da yenilerle unutmaya çalışanım…
Birisinin kalbini kazanmak adına abidik gubidik şeyler yapan,
Hevesim geçince de umursamayanım…
Beni sevenin gururunu hiçe sayıp “beni kıskansında keyfim yerine gelsin” diyenim.
Birisine “kanka, kankam vs.” edasıyla yanaşıp,
Zamanın onunla iyi geçtiğini anlayınca kankalıktan çıkıp sevgili olanım…
Seviyorum diyerek, sevdiğimin hemen ardından işler çevirip,
Sevdiğim kişinin kızacağını bildiği halde köşe bucak saklayarak üç buçuk atanım…
Eleştiriye kapalı olan ve ağzına gelen ilk cümleyle cevap veren,
Kendi dediğimin olmaması üzerine kızıp öfkelenenim…
Ona buna laf söyleyip,
Onu bunu eleştirip ardından aynılarını yapanım…
Çevremdekileri başkalarıyla kıyaslayıp değerlendirenim…
Sevmediğim insanların arkasından konuşup,
Yüzlerine gülümseyenim…
Ben Kimim biliyor musun?
Aslında ben yokmuşum da, sen, ben yazmışım gibi notlar tutuyormuşun kendi kendine…
13 Şubat 2012 Pazartesi
Hay s!ksinler sizin 14’ünüzüde, Şubat’ınızıda…
Herkes
bi yalnızlar da, tekler de vs. 14 şubat geliyor sevgilim yok
triplerinde… Gidip “tamam, şimdiden başlarsak 14 şubata kadar sevgili
oluruz birlikte geçiririz, akşamına da sevişiriz” denildiğinde; “öfff
salak” diye cevap vermeler?
Neyin peşinde sizin lan? Ya ne olacaktı?
14 şubat’ta sevgilim yok diye hayıflanmıyor musunuz? Eee Tamam işte 14 Şubatlık istiyorsunuz mk? Ne oldu?
6 Şubat 2012 Pazartesi
Mesajda son cümle kalıcıdır.
Hangi kadınla mesajlaşıyorsan
mesajlaş farketmez. Hoş mesajlaşmaktan nefret ederim ama bazen mecbur
kalınıyor. İşte bu durumlarda sakın ama sakın tartışma yaratacak bir
cümle yazmamak gerekliyor. Çünkü her kadının genetiğinde
vardır; “algıda seçicilik ve seçicilikte kavga çıkartıcılık”. Ki bazen
iki konu birden mesajda konuşulur o zamanlarda daha dikkatli olmak gerekir. Konunun yanlış anlaşılıp patlak vermesi
muhtemeldir. Çok uzun zaman önce ben bunu kafamın en kolay ulaşılabilir bir bölgesine
kazıdım, çünkü herhangi bir mesajlaşmada olası
durum;
- ya tamamda o gün öyle dememiştin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)