Geçen Gene Terk ediliyorum... Ya arkadaş ben harbiden anlamıyorum bu kadın milletini. Bir kadın nasıl olur da bütün kinini nefretini bir not kağıdına sığdırabilir? Bunu nasıl başarabiliyor aklım ermiyor. Şuan karşımda duran F5 ile F8 tuşlarının aralığında duran beyaz not kağıdında herşeyi söylemiş. Aradım açmıyor, mesaj attım cevap yok. Sanırım 10:12 sularında gene terk edildim.
12 SAAT ÖNCE...
Kozalak yarim kolumda ne yapsak ne yapsak diye düşünürken bir rüzgar kendimizi taksimde bulduk. Hafta içi olduğundan dolayı pek dolu değil İstiklal ite kaka yürüme derdi olmadan rahat rahat takılıyoruz. Nevizade'nin oradan aşağı doru yol alıyoruz. Bir taraftan da nerede demlensek diye bakınıyorduk. Jolly Jokerin önünden aşağı inerek ilk sağdaki sokağa girip yirmi metre kadar ilerledikten sonrada tekrardan ilk sağa girdik. Heh işte burası. Bütün masalar kalmış bir vaziyette bomboş sokak ve hafta içinin verdiği rahatlıkla sakinlik hakim yeşilçam sokağının bitiminde başlayan cinepop sinemalarının girişinin baktığı sokağa. Sokağın başında duran iki hatunun bulunduğu yere baktığımda unutulmaz anılarımdan birisini gene gözümün önüne gelse de istifimi bozmadan sokakta biraz daha yürümeye devam ettim. İşte varış noktası ve birer bira söylendi. Ardından bir vodka tek buzlu, bir bira. Sonrasında bir tane iki buzlu vodka, bi tane bira derken saate baktık 12:30 civarı falan.
+ Eve mi gidelim? Yoksa biraz turlayıp bara kendimizi atalım mı?
- Eve gidelim yorgunluk var biraz.
+Memnuniyetle.
Memnuniyeti farklı algılamayın hemen! Zaten aklınızdan geçen şey cepte. Sadece seçenek olarak belirttim. Öncesinde bara da gitsekte nasıl olsa cepte. Ama benim canımı sıkan şey muhabbeti habire benim zorluyor olmam. Yani ben susunca o da susuyor. Hiç çekemem. Bir yerden giriş yaptığı da yok. Eee tamam bende bi yere kadar sürekli konudan konuya atlayıp lafı uzatabilirim ama eve gidince sıkıntıdan patlayacam. Neyse Giderken arkadaşı aradım dedim;
+ Bro bu gece bi ex-change olayımız var. Sen müsait bi yere geçiver.
- Yatacam ama hacı ya.
+ Yahu geçiver bi yere işte. Kaybol. Biz geliyoruz.
- Senin anahtar nerde?
+ Bende.
- Ya skecem belanı. Kendi evine gitsene olum!
+ Hadi diretme hadi işte!
- Offf tamam! Ben Emre'ye geçiyorum bu gece... Ama bunu ödeyeceksin!
+ Tamam merak etme ödeşiriz elbet! Meltem rüzgarları serinletsin senin John Benjamin Toshacklarını. Eyvallah...
Atladık taksiye eve doğru yola düştük. Klasik arka koltuğa yayıldık 3 dk geçmeden sızmak üzere olan hatunun başı omzumda. Öfff! Taksicinin dikiz aynasından "bu gece bunlar garanti sevişir" imalarıyla göz göze gele gele evin yolunu arşınlama başladık. Taksiciyle 3-5 ufak muhabbet derken hem hatun biraz ayılır hemde tekele uğrayıp vodka alacağımdan dolayı 100m öncesinde indik. Vodka işinide hallettikten sonra eve geldik ben direk yayıldım kanepeye. 3dk 5dk geçti halen bir sessizlik hakim ortama. Yahu zaten yalnız yaşayan birisiyim ben ses gürültü istiyorum. Muhabbet istiyorum be kadın! Konuşsana cırlasana! Çene çal biraz. Yok abi ses çıkmıyor kukuman kuşundan. İçimden "Bu ne biçim kadın lan? konuşmuyor" diyorum. İş gene başa düştü.
+ Yahu sen nasıl bi kadınsın ya?
- Yaaaa nasılım? (yüzünde bir gülümseme saçlarla oynama)
+ Ne konuşuyorsun, ne bişey diyorsun?
- Hee o anlamda. (yüzü birden düştü tabi)
+ Evet o anlamda.
- Pek öyle konuşkan birisi değilimdir.
+ Konuşkan değil de Sevişgen birisi misin?
- ahahah yaa öyle değil. Ne bileyim işte öyle pek atılgan değilim.
+ Görecez elbet. Neyse susalım o zaman.
- Sen konuşuyon ne güzel işte.
+ Vodka istiyon mu? Ben şişeyi fondip yapmadan söyle!
- Az alayım.
+ Tamam. Ki ne yapacaz senle bilmiyorum artık!
Çıldıracam! Benim derdim yalnızlıkla be kadın! Bana konuşkan geveleyen birisi lazım! Herşeyi siktir ettim boş konuşsun ona da razıyım! Hay benim dertli başım!
Artık son çare yapacak bişey yok. Vodkaları getirdim saçma salak muhabbetten birisine girdim. Hatunun yüzü biraz asılmış o sırada. Konuşmalarda falan biraz tripli gibi geldi. Bi terslik var sanırım diye düşünmeye başladım. Acaba yanlış bişey mi dedim? Yoo bişey de demedim ki. Bende sevmem öyle asık kadın suratı dedim "biraz şakalaşayım da hani keyifi yerine gelsin" derken o sıra sanırım 23 dakikalık canlı perfomans sergileşim bulundum. Yaktım ardından bi sigara ve dedemin lafı da aklıma geldi, "erkekle şakalaşırsan kavga, kadınla şakalaşırsan çocuk çıkar" demişti zamanında. Haklıymış. Üzerime bir ağırlık çökmüş haliyle yavaştan yavaştan uyku yapıyor.
- Eee?
+ Ne eee?
- Nasıldı?
+ Efendim?
- Şey diyorum ya?
+ Yan etkisi uyku yapıyor galiba.
- Ahaha... Yarın ne yapıyorsun?
+ (Dur lan hatun çözüldü sanırım? Olabilir mi? Soru sormaya falan başladı.) İşim yok.
- O halde bizim oraya gidelim kalkınca kahvaltıyı orada yaparız.
+ Olur tabi neden olmasın (Yırttım lan! sabah sabah kahvaltı sorunu aklımdaydı)
- Bak ne diyecem...
O hoooo hoooo! Ama canım artık çok geç. Benim sistemler shutdown oldu, senin çenene vurdu. Ben artık sen ne dersen he he he diyecem? Bir taraftan da bastıran uyku modu var... Hiç bu tarafını düşünmedin mi bu saatte kadar, şimdi mi aklına geliyor çenenin açılmadı be kadın! Hiçbir erkek şu saatten sonra muhabbete giremez. Genimizde yok. Şu durumda ancak tekrardan sevişme olayı erkeği harekete geçirir, o da mecburiyetten. Erkek "yorgunum" diyemediği için gurur yapıp sevişirse ancak ayakta kalır. Ama onun içinde hatunun duruma el atması gereklidir...
- Olur mu?
+ Pardon ya dalmışım. Tekrar söyle.
- Dinlemiyor musun beni?
+ Uykum geldi var.
- Offff. Ama demin çok iyiydin. Hiçte uykun yoktu.
+ Teşekkür ederim iltifatın için ama sonuç olarak uyku odaklı bi performans.
- Ama hemen uyuyorsun..
Al işte! Ya nolcaydı? Yıllardır da hep bununla suçlanıyorum zaten "hemen uyuyorsun" la nabacaz la uyumayacaz da? Uykum geliyor yani doğal olarak uyuyorum. Anam avradım olsun kişisel değil ya! Ki zaten sabahın 7'sinden beri ayaktayım! Ama gel de anlat işte. He birde zaten duruma el atarsa "yorgunum" diyemediğimden dolayı mecburen canlanacam yoksa sabah bıraktım kafamda.
Neyse hep sağıma yattığım için istemeyerekte olsa arkamda kaldı. Keşke kalmaz olaydı. Ensemde bir nefes bi taraftan konuşuyor ama bir taraftan da burnuyla sıcak hava üflüyor. Kıpırdanıyorum, kafamı eğiyorum büküyorum nafile. O nefes illaki ensemi terletecek. Birdi, ikiydi, üçdü derken artık sıcaktan patladım. Sabredebildiğim kadar sabrettim ama en sonunda "Off Yeteer!" dedim kalktım. Kim dayanabilir enseye sıcak sıcak üflenen nefes! Ki yatakta en gıcık eden hatta en rahatsız eden şeydir enseye sıcak nefes! Bende içerisi daha serin ve ensemdeki sıcaklığı kurutması için kalktım içerideki kanepeye gittim. Açtım televizyonu bakınıyorum öyle elimde kumanda televizyonda kuşlu, aslanlı, ayılı belgesel var... En son hatırladığım buydu.
Sabah kalktım tv halen açık, sesi varla yok arasında bi düzeyde, güneşte camdan sızıp ayaklarımı iyice ısıtmış ki kan ter içinde uyandım. Gece nasıl, hangi ara içim geçmiş anlamadım. 30 saniye kadar sonra hatun aklıma gelince direk ayıldım koştum odaya ama nafile. Aferin yatağı falan toplamış dümdüz yapmış takdir ettim. Birde not bırakmış;
Gece zaten anlamalıydım "seninle ne yapacam" demenden belliydi. Gece çok güzeldi teşekkürler ama alacağını aldın sonra beni hiç dinlemedin bile. Hep salladın, hep geçiştirdin. Birde üstüne kalktın gittin içeri yattın. O kadar mı çekilmez biriyim? Ben o kadar konuşkan değilimdir tamam ama senin beni anlayabileceğini düşünmüştüm. Hepiniz aynısınız!
Birisi notun mealini açıklarsa sevinirim...