21 Nisan 2012 Cumartesi

Geçen Gene Terk Ediliyorum #1

Geçen Gene Terk ediliyorum... Ya arkadaş anlamıyorum bu kadın milletini insan hiç yürüyen merdiven başında terk edilir mi?... Attığı mesajları görmedim. Göremedim. Görmüşümdür belkide ama o sıra neyle uğraşıyorsam elim gitmemiş demek ki. Sonrasında mesaj attığımda cevap gelmedi. Aradım açmadı. Sanırım 22:30 sularında terk edildim.

6 saat önce...

Geçen Gene Terk Ediliyorum
Bakırköy Capacity'de dolanıyoruz. Gerçi dolanıyoruz değil bunun adı, hafta sonu olmuş kolumda birisi vitrin vitrin gezdiriyorum. Daha akşama eve gidip köpeğimi de gezdirmem gerekli bir taraftan da aklımda onun planları. Saat olmuş 16:00 suları falan. Zaten hafta sonunu avm merkezlerine girdiğimde bir gerginlik bi fenalık basıyor beni havalarda güzel artık dayanamayacam derken birden karnımdan gurultular geldi. Aha dedim "tamam şimdi kurtuluyorum bu gezdirme olayından" Ama ne mümkün.

+Hadi bişeyler yiyelim acıkmışım ben baya. Midem çalkalanıyor.
-Tamam çıkarız birazdan şuraya bi girelim sonra çıkalım.
Çıkalım çıkmasına ama gel gelelim girdiğimiz yerden çıkmaz için mücadele edecek gücüm mü kalmış? Şu nasıl oldu? bu nasıl olur? sorularına "yakışmaz, olmaz, hiç beğenmedim bu ne böyle" gibi cevaplar vermeye başlayarak savuşturmaya çalışsam da nafile. Burger, Mc gibi yerlerden pek hazetmediğim için aklımda daha önce mantı yemek için gittiğim bir yer var. Bir tarafta oraya gitme planlarını kuruyorum bir taraftan da alternatif olarak duble iskender yemek için neresi vardı düşünüyorum. Genişçe bir masada önümde duble iskender, güzel bir salata, belki biraz aparatif olarak patates kızartması sonrasında, tatlı ve çay...Bunları düşünürken birden  üzerime Ömer Seyfettin laneti çökmüş gibi hissettim bir an. Neyin Diyet'ini ödüyorum en iyi ben alıp başımı gideyim dedim. Çünkü bu girdiğimiz 4 yada 5inci mağazaydı. Kalktım, mağazan tam çıkarken pat yanıma geliverdi şahsiyet;
- Nereye gidiyorsun?
+ Kızım ölüyorum bak sinirlerim evereste kaçacak bişeyler yemezsem.
- Tamam tamam hadi yiyelim. Ben waffle istiyorum.
+ O ne ya?
- Ben waffle yiyecem bulalım bi yer.
+ Ben iskender planlıyorum? Onu nasıl yapacaz?
- Tamam sende iskender yersin.
Yemesine yeriz ama o ne? Waffle ne arkadaş? Bilmiyorum, yememişim. (bilmiyorum diye gülmeyin olm) Tamam birkaç defa duydum ama böyle çok abidik gubidik şeylerle işim pek olmuyor benim. İsmi bile doyurucu gelmedi bana. Neyse çıktık en üst kata waffle yapan yer arıyoruz. Neyse ki D&R'ın yanındaki yerde yapıyorlarmış attık kendimizi oraya. Açık hava ohh mis derken ateşledim yemek öncesinde bi tane winston yayıldım koltuğa. Menü geldi bakıyoruz ve waffle ilk karşılaşmam.
+ Bu mu waffle waffle diye çıldırdığın şey?
- Evet nasıl çok hoş değil mi?
+ Kızım bu bildiğin ekmeği tost edip arasına çikolata, çilek, kivi neyim doldurmuşlar işte.
- Öyle değil be bunun ekmeği falan ayrı hem tadı çok güzel.
+ Al işte kızım delikli tost ekmeği işte. İçinde de Miami salatası doldurmuşlar.
Ben de o sıra saf saf menüde deli gibi doyurucu bişeyler arıyorum. Yok düşmüşüm farkında olmadan sadece waffle yapan bir dükkanın içine. İnsan hiç yoktan bi tavuk şiş falan koyardı menüye.
+ Kalkalım mı buradan? Adam gibi bişey yok burada yoksa hiç birşey yemeden çıkacam buradan.
- Ya sende söyle bi tane işte.
+ Doymam biliyorsun.
- O halde ben sipariş vereyim. Affedersiniz şundan bi tane içinede...
O hoo hoo siparişe geçildi bile. Hanımefendiye sipariş 10 dk içinde geldi. Başladı yemeye ben kendi mide gurultularımla cebelleşiyorum. Yarım saatte orada geçti waffle denilen zıkkım yüzünden. La bari hepsini bitirseydin yarısını bıraktın be kadın! Ayıp ya!
Neyse kalktık oradan çıktık bir eli göbeğinde sıvazlıyor. Göbek dediğimde ayva göbeği maksimum he. Onu öyle görünce bende attım elimi omuzuna dedim
Geçen Gene Terk Ediliyorum
+ Nejdet abi akşama maç var geliyor musun?
- Ne Nejdet'i be? Ne maçı?
+ Kızım ne sıvazlıyorsun göbeğini!
- Oturdu mideme.
+ Hmm. Normaldir. Wc'ye gidecek misin? Bi o kaldı çünkü...
- Yok.
+ İstersen şimdi sen kaldığın alışveriş mağazasına geri dön ben şurada bi duble iskenderi gömüp geleyim.
- Yok olmaz Hiç öyle şey olur mu?
+ Pardon? Çok yakın zamanda benzerine rastladım.
- Laf mı sokuyorsun bana?
+ Yok valla Estafurullah. Ama ben 15 dakikaya hallederim. Yerim yanına gelirim. Alacaklarını al sen hem zaman kaybetmemiş olursun. Ben biliyorsun pek anlamam. Güzel güzel deyip geçiyorum habire.
- Olmaaaaz!
+ Olur Canım olur Yumuh gözlüm. Biliyorsun ben yedikten sonra öyle oturur biraz çaydı, şuydu buydu diye keyif yaparım eğer sen olursan. Kalkamayız ve geçe kalırız.
- Tamam o halde ben iniyorum alacaklarımı alayım bari.
+ Süpersin hadi dikkat et kendine.

Çok şükür kendimi istediğim etli yemek lokantasına atabilirim artık. Sanırım yürüyen merdivenlerden aşağıya inerken dönüp arkasına baktığında beni göremiş olabilir. Zincirlerimi kopartmışım. Gözüme kestirdiğim iskenderciye attım kendimi. HD İSKENDER DEĞİL. Kayış gibi etleri var oranın. Adını unuttum şimdi ama sinemanın oradaki merdivenlerden çıkınca hemen sağ tarafta. Karşımda birazdan mideme inecek olay yemeği gördüğümde gözlerim doldu desem yeridir. Bir güzel yemek, tatlı, çay keyfinden sonra Mc tarafından ki merdivenlerden inip avm'den dışarıya attım kendimi. Sigaramı yaktıktan sonra yediklerim mideme oturmuş olacak ki karnımı sıvazlaya sıvazlaya evime doğru yol aldım. 


20 Nisan 2012 Cuma

on8 TV ve Okan Bayülgen

on8 TV ve Okan Bayülgen
Çok şükür saçmasapan dizi ve gereksiz reklam pompalamasından kurtulacağımız bir kanal olacak. En azından ben öyle sanıyorum ve diliyorum. Kimin neyin bünyesinden kurulacağı pekte umurumda değil. Ama ibretlik birşey olup diğer kanalların kökten değişim başlangıcı olacak gibime geliyor. Okan Bayülgen'in Salı ve Perşembe günü yaptığı programlarda çıkan anket sonuçları bile en az 13.000 oylamaya sahip olduğu sürece bu işin karşılıklı iletişim olduğunu herkese anlattı. 2 ay önce babamla bile izlerken "oğlum sor bakalım belki cevaplarlar" diye seslendikten sonra artık Tv sektöründe dengelerin herşeyiyle farklı olduğunu tam olarak idrak ettim. 


on8TV'nin ilk basın bülteni;
‘on8tv ulusal kanalların, ‘ailenizin televizyonu’ kampanyalarından farklı, ‘hedef kişisel medya’, ‘yanlızca senin için sloganlarıyla geliyor. Seyirciyi değil, takipçiyi istiyor. Bu açıdan hedef kitlesini anlamak ve saygısını kazanmak temel prensibi. Cep, tablet ve PC’lerle izleme yanlızlaştığı ve kişiselleştirildiği bir dönemde, uyuşturmak ve fırsattan istifade reklam pompalamak yerine ‘yaşamına arkadaşlık etmek’ istiyor. Bu açıdan genç ‘Gençlik Televizyonu’. Gördüğünüz gibi hiç havalı reklam cümlesi kurmadan derdimi anlatabildim. Reklamcılarla konuşurken bir kaç tane sallıyorum muhakkak anlasınlar diye! Sonuçta on8tv eski ve yeni medyayı ortak kullanan ve genç adamların yaptığı bir iş olarak, çok tedirgin edici değil mi sizce de? Bu on8tv’nin ilk basın bültenidir’.
Olayın başında Okan Bayülgen varsa zaten arkasından sorgusuzca tamam diyecek gençliğin içindeyim bende. Bu yüzden sonuna kadar güveniyorum. Ama buna istinaden benimde isteklerim olmayacak değil. İstekler demiyelim de sadece istek diyelim. Tek istediğim internet üzerinden kesintisiz CANLI yayınlanabilmesi. Benim gibi geceleri sabahlara kalan baykuş mesaicilerinin Tvleri izleme lüksü sadece internet üzerinden oluyor. Yani birçoğumuz böyle gidip tv ile mekanda bulunurken bir taraftan iş yapıp bir tarafan kulağımız tv'de olmuyor. Bu sorununda tek çözüm yolu internetten yayın olması! Birkaç sosyal medya programı yaptığını ZANNEDEN programların bile internet üzerinden canlı olarak izlenememesi onların sosyal medya programı yaptırdığını zannettirse de halen Tv sektörünün köleliği içinde kavruluyorlar. Bizimde gözümüzü boyamaya çalışıyorlar güyya! Zaten yayınlanacak olan diziler vs. kısmına hiç girmiyorum bile. Yıllardır 40 dakikadan fazla olmasından yakınılıyordur. Onlarda 40 dkya bağlanır diye umuyorum ki öyle olur zaten. 

Şuna eminim ki alışılagelmiş televizyonculuk anlayışını kökten söküp atacak ve interaktif katılımda bulunacağımız bir kanal olacak... Hayırlısı bakalım kolay gelsin herkese...