12 Ocak 2012 Perşembe

3 adımda hayatın ilk 10 adımı…



Bunca zamandır bilgisayarla teknolojisiyle içli dışlıyım edindiğim 2 kural her problemimi çözdü…
Birincisi, birşey çalışıyorsa ellemeyecek, kurcalamayacaksın…
İkincisi Bir şey çıkmıyorsa zorlamayacaksın…
Devir teknoloji devri ya hani, iyi bende bunları hayatıma uygulayayım dedim ve…
Evet ardından başarılı sonuçlar geldi..


Kural 1


“Herhangi bir şey iyi gidiyorsa ellemeyeceksin. o kadar iyilikle yetineceksin.”


Bu sevgili olur, Arkadaşlık olur, iş olur, olur, olur, olur…
Farketmez hayatında upgrade olayını kaldıracaksın kısacası…
Sevgilinle mutlu iken ve dahada mutlu olabilmesi için biraz daha ince ve ondan bir adım önce mi düşünmek istiyorsun?
Bunu yapmayacaksın…
Mutluluğunuz 5kg ise o kadarından fazlasını vermeye çalışmayacaksın.
Anı yaşayıp keyfine bakacaksın her seferinde.
İlerisini, iyisini, incesini düşünmeyeceksin.
Arkadaşınla mesafen iyiyse daha iyi yapmak için adım atmayacaksın.
Mesafe neyse o şekilde kalacak.
Sonra başın ağrımasın.


Kural 2


“Herhangi bir şey olmuyorsa zorlamayacaksın.”


Ben bunu başarırım, ben bunu hallederim, eninde sonunda…
Bırakacaksın…
Salacaksın akıntıya…
Ne olursa olsun…
Farklı şeyler deneyeceksin hayatında…
Olmuyorsa zorlamayacak, peşinden koşmayacaksın…
Bir arkadaşlık problem çıkartıyorsa salacaksın gidecek…
Arkadaşın küstü vs?
Sal gitsin…
Sakın zorlama neden? niye? diye…
Farklı şeylere yönel…
Sevgilinle problemler var ve alışması gerek…
Fakat bir türlü aşamıyorsun…
Dönüp dolaşıp işin içine yalan dolan vs.. canını sıkan neyse tekrardan başa sarıp karşınamı geliyor?
Rüzgar veya akıntıya ver gitsin…
Zorlama…


Kural 3 ve en önemlisi…


“Herkes ne duymak istiyorsa onu söyle…”


İşte can alıcı kısmı hayatın…
Sakın ama sakın içinden geçen DOĞRULARI değil…
Sadece onların duymak istediklerini söyleyeceksin…
Bir arkadaşın sana göre yanlış bişey yapmak üzere olduğunda bile ona, onun duymak istediğini söyle…
Aynısını sen daha öne yapmış ve başına bela almışsan bile bunu deme…
Sadece onun duymak istediğini söyle…
Onu korumaya çalışmak senin neyine?
Sevgilinin sana göre hatalı adımı sonucunda bile ona duymak istediğini söyle…
Kendi doğrularının sadece ama sadece sana göre önemi vardır…
Ruj, rimel, parfümü kötüyse bile “SÜPERSİN BAYILDIM” diyeceksin…
Bir konuda yüzde yüz emin olsan bile bunu dile getirmeyecek herkes ne duymak istiyorsa onu söyleyeceksin…
Bunları böyle söyledikçe göreceksin ki;
En iyi Dost,En iyi Arkadaş,En iyi Sevgili olacaksın…


Şimdi gelelim zurnanın zırtladığı yere?
Diyorsunki;
Saçma salak şeyler yazmış…
1. kural bana göre değil ben sevgilimi mutlu etmek isterdim…
2. kural bana göre değil zorluklardan kaçmayı sevmem kaçmamda…
3. Kural bana göre hiç ama hiç değil. Sahtekarca, yalan dolan kokuyor…
Tamam ben aksini zaten inkar etmedim…
Bende hep bunların tersini yaptım zaten.
Peki o halde şöyle diyeyim sana


Sevgilinle aran çok iyi gidiyordu ve daha çok mutlu etmek için daha ince ve önce düşünerek hareket ettin hep ve?… Sonuç?
Sevgilinle bir ton zorluk vardı hepsini aştınız zamanla ve… Sonuç?
Doğruları söyledin, olmadıysa olmadı, olduysa oldu, gerekirse en sert çıkışlarla kendi doğruların uğruna dile getirdin ve… Sonuç?
Elin bir eli tutuyorsa ne mutlu sana.
Tebrikler… Böyle devam eder hep mutlu olursun umarım…
Elin, benim gibi, diğer elini tutuyorsa kurallar tam senlik…
Son olarak;
Kendine iyi bak, diğer herşeyi siktir et.



10 Ocak 2012 Salı

Karanlıktaki Silüet


Hişşşşşşt.
Dur bi dinle.
Sessizliği dinle.
Sessizliğin içinde kaybolana kadar dinle sessizliği.
Bak bi etrafına kim var?
Sadece gördüklerin?
Belkide onlarda yok esasında.
Sen orada olmasını istiyorsun diye vardır.
Kandırma kendini.
Tekrar bak bakalım var mı kimse?
Yalnızsın esasında.
Sıkıntıdan patlıyorsun benim gibi.
Dar geliyor kocaman yerler bile.

23 Aralık 2011 Cuma

Kısacası

Bir gün bir rüzgar eser...
hayat verir sana...
köklerine kadar zamanla hissetmeye başlarsın...
Teşekkür edersin hayata döndürdüğü için...
zamanla o kadar kaptırırsın ki kendini,
tekrardan rüzgarın esmesini,
yüzünde o'nu hissetmek özlersin...
belki 3 günde belkide 3 yılda anlarsın bunu...
rüzgarı yaşamak,
tadını çıkarmak isterken 
tanımaya çalışırsın içinden geldiğince.
bütün çıplaklığınla, doğallığınla tanımak istersin ki
belkide sana göre öyle tadı çıktığından,
belkide etrafındaki sahtelikten bıktığından...
bunun zaten bir önemi yok,
sen istersin rüzgarı
rüzgar estikçe hayat bulur yüzüne gülümseme gelir...
1, 2, 3 derken kovalar günler birbirini
artık tanımaya başlarsın rüzgarın sağını solunu
içinde bir umut, bir heyecan kaplar yaşamak istediklerinin...
bir gün aynı rüzgar bir eser,
yüzünde bir acı hissedersin...
o kadar sert esmiştir ki
bir an da "ne oldu şimdi?" dersin...
ne birşey söyler,
ne birşey dile getirir,
bişey ifade etmeye çalışırsın...
anlatmaya çalışırsın ama rüzgar hızını almış gidiyordur...
öyle kalır yetişemezsin...
aklından olmasını istediklerini geçirdiklerinle kalırsın...
rüzgar esmiş, arkasına bile bakmamıştır...
özlediğin,
aklından olmasını istediğin,
aklını dolduran,
yüzünü gülümseten...
köklerini kadar işlemeye başlayan rüzgar...
Kısacası bir anda köklerinden sökmüştür seni...