20 Mart 2012 Salı

BNRP Kayıtları

Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk
"Korumasız toprakları koru, kadınların ve çocukların önünde asla tükürme!"


der ve başlar. Kaan Çaydamlı, Mete Avunduk. Gençliğini 90'larda yaşamış Kadıköy semalarında dolananların daha çok aşina olduğu iki isim. 

Bir radyo programı düşün ki zamanının en agresifi en farklısı. Yayında dakikalarca suskunluk ya da dünya dışı varlıkların bağlandığı bir radyo programı? Yeri geliyor en derin felsefenin taşını oyuyor, yeri geliyor sıradan rutin cümleler. Sayın dinleyenle beraber ağlıyor, isyan ediyor yayından sonra birlikte yatıyor. Bazen "dünyanın en büyük kiremitte balık maketinin" içinde bulunduğu bir hikayenin içinde buluyorsun kendini bazen de yayına bağlanan kadının göğüs ölçülerinin kaç olduğuna denk geliyorsun.
K: En son ne zaman aldatıldın?
M: Pazartesi.
K: Çarşamba benimleydi çünkü ondan sordum.
M: O halde perşembe günü.
K: Ben salı gününden beri düzenli olarak aldatılıyorum.

16 Mart 2012 Cuma

Che'mim

Gülhane '11
" Hani küçükken sokakta top oynardıkta bazı teyzeler kapısının önünde örgü örerdi ya heh işte o " dedim ve bir bakmışım mimlendim. Tam olarak çözemesemde bu mim dalgasının nasıl devam ettiğini elimden geldiğince yapmaya çalışacam işte Cherry. Hadi bakalım;

1 - Kendini seviyor musun?

Nasıl sevmem ya, o kadar çok seviyorum ki gece uyurken kendime sarılarak uyuyorum. Bana sarılıp uyuyan olduğunda onu daha çok seviyorum o ayrı. Gözünden bir canlandır bakalım kendisine sarılıp uyuyan birisini :) yok yok tamam sevmem ama bol bol dalga geçerim kendimle.

2 - Yapmaktan hoşlandığın şeyler nelerdir?

Fotoğraf çekmek. Ama öyle stüdyo ortamında değilde daha çok dağ bayır gezerken deklanşöre basmak. Amatör fotoğrafçı diye algılama hemen sadece deklanşöre basınca çıkan o shutterın sesini seviyorum. Hobi heh hobi. Aylardır yapmadığım halı saha maçları da var. Kar yağmur demeden oynardık ama mazide tatlı bir gülümseme olarak kaldı. Hee birde olmazsa olmazlarımdan An-ı birlik karar alıp;
+Hadi Ankara'ya gidelim. -Olur
+Hadi İzmir'e gidelim. -Olur
+Mardin'e uçak biletleri ucuzlamış gitsek ya? -Olur.
+Aloo hadi in aşa Ankara'ya gidiyoruz sabah geri dönecez. -Tamam bekleyin.
seferlerim. Şaka gibi gelir belki ama "nargile içelim hadi" diye evden çıkıp Ankara'da Anıtkabiri ziyaret ettiğimizi hatırlıyorum. :)
Birde film arşivi. Arşivlemek yani.


13 Mart 2012 Salı

Sosyal Medyada DüşünME Özgürlüğü

Sosyal Medyada DüşünME Özgürlüğü
Dün gece "yüksek zümreden" birisinin tweetlerini okurken tekrardan anladım eleştiri değil pohpohlamak önemli. Birisi demiş ki; "Senin yaptığın yanlış" sonrasında da olayla ilgili destansı tweetler atmış. Üşenmedim en az elli tane tweetini okudum. Düşüncelerini uygun ve açık bir şekilde dile getirmiş. Hatta kendisine göre yer yer yapıcı bile olabilir. Tamam buraya kadar her şey normal. Ama sorun burada başlıyor işte. Bu "Yüksek zümreden" diye tabir ettiğim kişi bilindik klasik sonla olayı noktalamış.
"Adını ver. Şu üniversitede okuduğunu biliyorum. Bostancı'da oturduğunu öğrendim. Adresini ver uğraştırma Mahkemede görüşecez seninle! Bulacam seni ibret olsun diye mahkemeye verecem" diye iki üç tweetle cevap vermiş olaya.
Ardından da;
"Yada Özür dile AFFEDEYİM. Sende özür dile affedeyim. Bak arkadaşın özür diledi AFFETTİM"

9 Mart 2012 Cuma

Otur Bayülgen SIFIR(!)

Selam, ben Rtük!! Çözdük ingilizceyi indirdik seni 2 haftalığına da olsa. Yok öyle GO AND FUCK demek falan! Elimizden gelse komple yasaklayacaz ama olmuyor işte. Billuru fazla bir insansın! Gençlere de kötü örnek oluyorsun. Kafalarını karıştırıyorsun koyunların Sayın Bayülgen. Durduk yere işimize alttan alttan çomak sokuyorsun. Bırak yönlendirme burası demokratik bir millet be adam! Doğru yolu gösterme elaleme elbet su akar biz yolunu yaparsız  onun. Rtük olarak bizi de her seferinde ters köşeye yatırıyorsun! Birde kendince önerilerde bulunuyorsun gençlere. Yok efendim neymiş;

"Blog açın düşüncelerini yazın paylaşın." Be adam sen kim oluyorsun da gençlere düşüncelerinizi dile getir diye yönlendirmede bulunuyorsun ha?

Neyin kafasını yaşıyorsun? Bırak gençler dünyadan bir haber yaşıyorlar zaten. Yumurta atan gençleri arada zapt etmek güç olsa da seslerini acılı biberle kesiyoruz. Yumurtacı, tinerci gençlerle uğraşmak zor zaten sende fiştekliyorsun, yol yordam gösteriyorsun. Sonra bunlar bizim başımıza patlıyor. Çünkü bu senin yaptıkların bize ters. Oturttuğumuz bir sistem var bulaşma. Koyunları uyandırma!

8 Mart 2012 Perşembe

Zeyna, Kadınlar Günün Kutlu Olsun.

Önsöz olarak ufak bir bilgi;
"8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi..." devamını vikipedia'dan okuyun! Bunu her kadın bilmeli ki ilerde bir gün "bu gün nerden çıktı" denildiğinde şakkadanak cevaplanabilmeli. Ben yazıma geçeyim.
Bugün keşke "Yok şiddet, yok şu kadınlar günü" diye isyankar takılanacağına çıkıp sokaklara 1 hafta boyunca etkinlik yapılmasını dilerdim. Bugün birlik olunabilinseydi. Böyle kenarından köşesinden olmasaydı da "vay be" dedirtecek aktivistlikte bulunulsaydı. 

Halen tv, radyo ve sosyal medya'da emekçi, sigortalı, ezilen, barbekücü kadınlar günü diye dillere gelip ister istemez ayrımcılık yapılıyor gibi geliyor bana! 

Kadınlar Günü işte... ha emekçi kadın, ha ezilen kadın, ha sigortalı kadın...