5 Mart 2012 Pazartesi

Kelebek etkisi bu olsa gerek!

Çıldıracam hatta delirecem. Son iki üç haftadır muayyen kadınlar gibiyim. Bi karın ağrısı eksik! En iyisi yazayım da belki biraz olsun kurtulurum. Psikolojik "anlat yavrucum" düşünceleri işte. 

Kelebek etkisi bu olsa gerek!
Kafamın her yerindesin. Nerden saplandın da atamıyorum anlamadım. Ne güzel hatıralarımın en derinlerinde kayboluyordun kısa zaman öncesine kadar. Belki kaybolmuştun ama hortladın işte! Ne güzel sünger çekmek üzereydim. Arada sırada "Keşke... Neden..." diye sorgulasamda! Son iki üç haftadır da sürekli sorgular oldum "neden böyle olduk" diye. "Salak ben Keşke...." diye başlayan binlerce cümle. Al sana bir tane daha, keşke bu kadarla kalsa ama işin daha boktan tarafı gece yada gündüz farketmez ne zaman uyursam uyuyayım rüyamda sen ve senin O'nu görüyorum! Seni gördüğüm yetmezmiş gibi birde o'nu görmem yeterince boktan. Ama bugün en son gördüğüm rüya hepsinden boktandı. 

Mekan Kuşadası; belkide herşeyin başladığı yer! Biraz düşününce herşeyin başladığı yer diyebiliyorum ama bu sefer yanımda "babam" var. Öyle almışız elimize biraları sahile gidiyoruz. Babamın göbeği önde biz arkada en sonunda denizi uzakta bir yerde görüyoruz. neyse vardık plaja ve "biraları tazeleyelim" dedikten sonra ben yöneliyorum bar kisfesine bürünmeye çalışmış yere.
Öyle bir dekorasyon edilmişki şu filmlerde gördüğümüz yıkık dökük sahil büfeleri gibi birde tentesi var büyük büyük yapraklardan. Velasım kelam ben ceplerimde paraları kurcalarken kafamı kaldırdığımda barda gördüğüm karşısında tam bir şok yaşıyorum. Birkaç tane tanımadığım güzel haricinde Hayatıma giren bütün kadınlar orada. O telaşla birden kafamı önüme eğip başka yöne yöneliyorum. Sebebi herhalde gözükmem istemem. halbuki yanında sevgilisi diye tabir ettiğim kişiler var. Eee işte insan oğlu merak ediyor ne olacak diye. Oturup uzaktan durumu çözmeye çalışıyorum. Bunların burada ne işi var, ben bira alırken tanırlarsa hangisine selam verecem... Saçma salak şeyler düşünüyorum! Olayın şoku halen üzerimde kendimi atıyorum bir pazar gibi bir yere ve işte orada başlıyor sen'in durumun!

Yerde beyaz bir ucu sivri şapka. Etiketine bakıyorum ismin yazıyor. Rüya işte ne salaklık diz boyu ne bekliyorsun. Etrafta dolanırken esasında seni arıyor gözlerim. Buralarda bir yerdesin biliyorum ama neredesin? Aralardan derelerden pekte geniş açıklık alan sayılmayacak bir yerde ama sen ve yanındaki herhangi bir apartmanın 1. katı seviyesi yüksekliğine eşit bir yerden etrafınızdakilere el sallıyorsunuz. Tabi üstünüzde gelinlik ve damatlık var! O an bi tuhaf hissediyorum kendimi. Mutlu desen değil, Mutsuz da değil. Hayatımda ilk defa böyle bi duygunun içinde buldum kendimi. Son nefesimin zorla çıktığı ve gözlerimin kapanışını saniye saniye yaşadığım rüyamdaki duygu daha kolay anlaşılabilinirdi benim için... İçimde bir ağrı, bir yorgunluk ama bir o kadar da heyecanlı kalp çarpıntısı... 
"Sevdiğini başkasına uğurlamak mı daha zor, Yoksa başkasından geldiğini bile bile onu karşılamak mı?"
Halbusem ben bu cümleyi içimde çözmüştüm! Hatta seni karşıma alıp konuştuğumda resmen "tamam seni başkasına uğurluyorum istemeye istemeye hatta ağlaya ağlaya" cümlesini gözlerinin içine baka baka kurmuştum! Eee peki şimdi bu içimdeki çözülmezlik neydi?

Kelebek etkisi bu olsa gerek!Uzun uzun Sen ve yanındakine bakıyorum. Seni uzun zamandır böyle gülümserken görmemiştim. Göz göze gelmek için can atıyorum! Belki canını yakmak için belkide ne olacağını görmek için. Çünkü biliyorum ki içinde halen beni gördüğünde farklı şeylerin harekette geçtiğini sende biliyorsun bende. Birkaç yön değiştirme sonunda kafamdaki şapkaya elim gidiyor başlıyorum onu sallamaya. Kalabalığın arasında beyaz şapka dikkat çekiyor olmalı ki en sonunda seninle göz göze geliyoruz. Tahmin ettiğim gibi. İkimizde donup kalıyoruz. Sanki kimse yok ve uzaktan uzağa birbirimizi izliyorum. İkimizinde izlemek istemediği bir sahneye bakışlarımız gözlerimizde... Birkaç saniye sonra her şey gene aydınlanıyor ve sen yanındakinin diğer tarafına geçiyorsun. Bu sefer gene yer değiştiriyorum ve daha yakınına geliyorum. Artık aramızda sadece iki üç metre var ya da yok! Evet artık rahatsız ettiğimi biliyorum biraz gerginsin belkide ama yapabileceğim bişey yok elimden gelmiyor. Sanki bunu istiyorum ama seni rahatsız etmek isteyecek son kişi ben olduğum halde bunun bilincinde olmama rağmen istemsizce yaklaşmaya çalışıyorum sana sadece göz göze gelebilmek için. O güzel yeşillikte kaybolmak için. 

En sonunda yanındakinin kulağına bir şeyler fısıldıyorsun şöyle bir etrafa bakınıyor sonrasında hiç bir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyor. İşte istediğim oldu. Böyle bişey benim başıma gelse mutlaka bir kenarda konuşurum düşüncesiyle biraz tenha bir yere açılıp artık beklemeye başlıyorum... Uzaktan kalabalığın el salladığı yüksekçe yere bakarken birden kenardan sen yerine yanındaki geliyor!
- Ne arıyorsun burada?
+ (önce bi şaşırıyorum belkide bir kargaşaya hazırlık gibi etrafı kolaçan ediyorum ilk defa senin yüzünden dayak yiyecek değilim sonuçta) Bakıyorum öyle O'na ve sana.
- Rahatsız ettiğinin farkında mısın?
+ Biliyorum.
- Ne istiyorsun peki? 
+ Bilmiyorum hiç bişi... (o an anlıyorum esasında hiç bir şey isteyemeyeceğimi) Sadece bakıyorum esasında..
- Seni tanıyorum ve biliyorum ama burada olman rahatsızlık veriyor sen şansını kaybettin biliyorsun.
+ (Buz kesiliyorum birden. Görüş açımda ikisi birden birisi iki metre uzakta kadar benim Kaybettiğim onlarca metre ötede yukarıda ve benim gözüm orada) Biliyorum fakat...
- Şşş.. Dur bi şimdi. Cümle kuracak halin yok. (Gayet içten gelen, tavsiye edici ve samimi bir sesle) Artık üzülmeyi bırak ve hayatına devam et! Hayatını kur artık.
+ ...
Bembeyaz kesildiğimi hissettim. 
Nasıl ya? Bu bir temenni miydi? Ama buna ne oluyor? Damatlık giymiş penguen bana söylediği cümle aşağılayıcı mıydı? Yoksa dalgamı geçti? Belkide kazanılan zaferin sesiydi? 
Hayatımda hiç bu kadar boktan bir durumda kalmamıştım. Ama bunu neden benim istediğim kişi neden söylemiyordu? O kadar son kez adı altında görüşüp ağlaştık... Bu cümleyi sen neden kurmadın KADIN! Bu cümleyi neden sen kurmadın da yanındaki söylüyor KADIN!

Rüyada olsa kendimi hayatım boyunca hiç bu kadar boktan bir durumda bırakmamıştım. En olmadık şeylerin içinden bir çözüm yolu bulan aklım burada resetlenmiş ve bomboş kalmıştı. İstediğim/Kaybettiğim bir Kadın, yanında  mutlu olduğu birisi ve bana kadının söylemesi gereken cümleleri söyleyen bir yanındaki kişi! 

Belkide yapmam gereken böyledir. Hayatıma devam etmem gerektiği adına bir kelebek etkisidir. Bir şeyin başlangıcıdır bu ironi. Dünden kalan belgrad gezisi ve sucuk mangal değildir herhalde...
Hayırdır inşallah hayrolsun...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Şimdi sen buraya yazıyorsun ya, Yaz be! Yazana birde sen yaz.